Yakmak istediğim fotoğraflar!

09.11.2025 rusencakir.com

Eskiden muhabirler sahaya foto muhabiri veya kameramanlarla çıkarlardı. Yeni teknolojiyle birlikte muhabirler aynı zamanda fotoğraf ve/veya video da çeker oldular. Ben bu konularda pek becerikli değilimdir. Ama şansıma genellikle işinin ehli foto muhabirleri ve kameramanlarla sahaya çıktım. Benim yazılarım, röportajlarım, analizlerim onların kaydettiği görüntülerle zenginleşti.Bu yazıda bazı fotoğraflardan söz etmek istiyorum. Meslek hayatımın değişik dönemlerinde değişik yerlerde çekilmiş bu fotoğrafların ortak özelliği birbirlerinden farklı kişi ve kesimler tarafından aleyhime kullanılması; daha doğrusu kullanılmak istenmesi. Evet ters bir kronolojiyle sizlere bu fotoğrafların öyküsünü anlatmaya başlayalım.

“Domuz bağcısı”
Önce Batman’dayız. Tarih 28 Mayıs 2024. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden önce Medyascope ekibi (Servet Dilber, Ferit Aslan ve sürücümüz Mustafa İritaş)olarak Güneydoğu’da DEM Parti’den seçilen belediye başkanlarıyla röportajlar yapıyoruz. Diyarbakır ve Mardin’den sonra üçüncü durağımız Batman. DEM Partili Gülistan Sönük -ki daha sonra yerine kayyum atandı- çekim yaptıktan sonra Van’a yola çıkacağız ama Ferit Aslan’a önce bir mezarlığa uğrayalım diyorum. Beykoz’da çatışmada öldürülen Hizbullah liderinin mezarını kolaylıkla buluyoruz ve orada Servet’in çektiği resmi X’te paylaşıyorum:
https://x.com/cakir_rusen/status/1795373012734132295?s=20
Çok kişi şaşırıyor, kimi gençler benim gibi bir boomer’ın anlamakta zorluk çektiği esprilerle bunu yaygınlaştırıyor. Velioğlu çizgisindekiler memnun. Hizbullah hakkında iyi düşünmeyenler kızgın.
Peki niye bu ziyaret ve fotoğraf? Öncelikle bu mezarı yıllar önce de ziyaret etmiştim. Zira Hizbullah gazeteci benim üzerinde çalıştığım bir örgüt. Birkaç baskı yapan “Derin Hizbullah” adlı bir kitabım var. Ve Velioğlu mümkün olsa röportaj yapmak isteyeceğim birisiydi. Onun mezarının da benim için bir “haber değeri” var. Buna “mesleki deformasyon” diyenler olabilir ama benim gazetecilik anlayışımda bu tam da yapılması gereken bir şey.
İlk tepkilerin ardından bu fotoğraf yaklaşık bir yıl sonra, benim aleyhime sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Bunu yapanların çoğunun Kemal Kılıçdaroğlu taraftarları olduğunun altını çizmek isterim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından CHP genel başkanlığını da kaybeden Kılıçdaroğlu’nu değişik zamanlarda, değişik vesilelerle eleştirdim. Bunların dozunun hiç de yüksek olduğunu düşünmüyorum. Hatta kendimi frenlediğimi bile söyleyebilirim. Ama Kılıçdaroğlu taraftarlarının bazıları, hesaplarının tutmamasının verdiği öfkeyle bana da saldırdılar ve içlerinden birinin çok iyi bir fikir sanıp kullandığı bu fotoğrafla beni itibarsızlaştırmaya kalktılar.

“İmamoğlu medyası”
İkinci fotoğrafın tarihi 7 Mart 2024. Yer İstanbul Emirgan’daki Beyaz Köşk. Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu ile birlikte 31 Mart yerel seçimleri öncesi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile çekim yapıyoruz. https://medyascope.tv/2024/03/07/ekrem-imamoglunun-medyascopea-verdigi-roportajin-tam-metni/
İmamoğlu Medyascope’a çok söyleşi veren bir siyasetçi değildi. Bu nedenle bu yayına biz daha fazla önem verdik ve Göksel ile iyi bir iş çıkardık.
Ama oradaki bir fotoğraf, 19 Mart süreciyle birlikte iktidar yanlıları tarafından sıklıkla aleyhime kullanıldı. Ellerimi kavuşturmuş olmamdan hareketle “İmamoğlu’nun elemanı” gibi sunmaya kalktılar. Bunu esas tetikleyenin Akşam Gazetesi’ndeki bir yalan haber olduğunu bilen biliyor. Nitekim perşembe günü de bir “gizli tanık”a dayandırılan bu iddialar nedeniyle polisler tarafından “yakalanıp” ifade vermeye götürüldüm.
Bu konuda söylenecek çok şey var ama kısaca şunu söyleyeyim: Beni kimse satın alamaz!

“Terörist şakşakçısı”
Kandil’deyiz. Tarih 25 Nisan 2014. PKK çok sayıda gazetecinin izlediği bir basın toplantısıyla Türkiye’deki silahlı güçlerini, Abdullah Öcalan’ın talimatına uygun bir şekilde geri çekme kararı aldığını açıkladı. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, bundan yaklaşık iki saat sonra, bir köy evinde bir grup Türkiye’den gelen gazeteciyle sohbet etti. PKK’nın bazı üst düzey yöneticilerinin de katıldığı bu buluşma yaklaşık iki saat sürdü. Onlardan biri de bendim. Ve orada çekilen şu fotoğraf, çözüm süreci bittikten sonra, herhangi bir şekilde bana saldırmak isteyen kişi ve çevreler tarafından düzenli olarak kullanıldı.
http://www.rusencakir.com/Murat-Karayilan-Geri-cekilme-ancak-sonbaharda-biter-ama-Onderlik-daha-erken-istiyor/2003
Kimileri, bu basın toplantısından dört gün önce Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye sınırına yakın bir yerde, Duhok şehrinin Amedi bölgesindeki bir PKK üssünde röportaj yaptığımız KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan ile YJA Star adı silahlı kadın birliklerinin başındaki Delal Amed ile olan resmimizi de bunların yanına eklediler.
http://rusencakir.com/Duran-Kalkan/1999

“O aslında Kasım Süleymani”
Yine Kandil’deyiz. Tarih 30 Ocak 2014. Bir köy evinde KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık (Cuma) ile yaklaşık iki saatlik bir söyleşi yaptık ve iki gün sonra Vatan Gazetesi’nde yayınlandı.
http://www.rusencakir.com/Cemil-Bayik-ile-soylesi--Tam-metin/2439
Ama bu fotoğraf, benim PKK’lı olduğum vb. gibi iddialardan ziyade bambaşka bir amaçla dolaşıma sokuldu. PKK ile şu ya da bu nedenle sorun yaşayan bazı çevreler, örgütün İran tarafından kullanıldığını iddia edip bizim fotoğrafımızı kanıt olarak göstermeye çalıştılar. Onlara göre ben İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nün başındaki Kasım Süleymani’ymişim ve Bayık’a talimat veriyormuşum. Yılda nerdeyse en az iki kez tekrarlanan bu acayip durum 3 Ocak 2020’de Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından sona erdi. 

“Gezi vandalı”
5 Haziran 2013 tarihli Vatan Gazetesi’nde  “Medyada özeleştiri günleri ve NTV” başlıklı bir yazı yazdım. http://rusencakir.com/Medyada-ozelestiri-gunleri-ve-NTV/2034
Bu yazıda Gezi sürecinde başta haber kanalları olmak üzere medyanın nasıl kötü bir sınav verdiğini anlatmaya çalıştım. Ve yazının sonunda o meşhur fotoğrafı şu notla yayınladım:
"Normal şartlarda bu anı fotoğrafını kendime saklamak istiyordum ama NTV yöneticilerinin kendilerine hatalarını hatırlatması için bu aracı aynı bu şekilde muhafaza edeceklerini duyunca bu fikrimden vazgeçtim.”
NTV yıllarca emek verdiğim ve o sırada çok sayıda yakın arkadaşımın çalıştığı bir kurumdu. Gezi olaylarının yatışır gibi olduğu bir gün Taksim’e gitmiştik. NTV aracını görünce çelişkili duygular yaşadım. Ama baskın olan duygu üzüntüydü.
O fotoğrafı Müge çekmişti. Belirttiğim gibi yayınlamayı düşünmüyordum, fakat NTV Genel Müdürü Cem Aydın’ın bu konuda söyledikleri üzerine yazıya eklemeye karar verdim.
Gezi olayı tekrar kızışıp Erdoğan’ın elindeki en önde gelen şeytanileştirme araçlarından biri haline gelince, benim gibi Gezi’ye destek olan gazeteciler de nasibimizi aldık ve bu fotoğraf defalarca dolaşıma sokuldu.
Her şey ve herkes bir yana, Nokta Dergisi’nde, NTV’de ve Vatan’da birlikte çalıştığımız Haşmet Babaoğlu’nun da bu furyaya katılmış olmasını asla unutmayacağım. Kendisine acımayı bile bıraktım, o kadar yani!

“Üniversitenin içine s.ç.n adam”
Ve gelelim 23 Mart 1986’ya. 24 yaşındayım. Nokta Dergisi’nde çalışıyorum. Gazetecilikte daha birinci yılım bile olmamış. O günlerde YÖK ve başındaki Prof. İhsan Doğramacı çok gündemde. Kapaklarıyla ortalığı karıştıran Nokta, Doğramacı’yı üniversitenin içine “s.ç.rken” göstermeye karar vermiş. Gerisini Yayın Yönetmeni Arda Uskan’dan dinleyelim:
"Salih (Memecan) hemen çalışmaya başladı. Önce üniversitenin bir fotoğrafını buldu, sonra fona yerleştireceği bulut resimlerini... İhsan Doğramacı'nın kafasını, kep giyerken eğilmiş olarak çekilmiş bir diasından çıkardı. Sıra işin en güç kısmına gelmişti... Kapaktaki YÖK Başkanı'nın poposu kime ait olacaktı? Ruşen Çakır'ın direnmesi fayda etmedi. Derginin genç muhabirlerinden biriydi, yüzünün görünmeyeceğine ikna olunca, Salih'le birlikte stüdyonun yolunu tuttu ve bir kütüğün üzerine oturarak o meşhur fotoğrafı çektirdi. Memecan da artık bu dört resmi dekupe edip, mükemmel bir fotomontaj haline getirecek kadar ustalaşmıştı işinde.”
Rahmetli Arda abinin yıllar sonra bunu anlatmasından memnun olduğumu söyleyemem. Ama benim üzerimde o kadar çok hakkı vardı ki kendisine hiç kızamadım.
Bununla birlikte, şu ya da bu nedenle bana kızıp bu Nokta kapağını dolaşıma sokan iktidar yanlısı, Fethullahçı, sözüm ona Kemalist, Kürt milliyetçisi, her kim varsa onlar hakkında aynı duygulara sahip olmamamı herhalde takdir edersiniz. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
09.11.2025 Yakmak istediğim fotoğraflar!
08.11.2025 Yeniden: Ekrem İmamoğlu mucizesi
07.11.2025 Benim küçük gözaltım
06.11.2025 Siyasal İslamcıların iflası
05.11.2025 Bahçeli Demirtaş’a niçin sahip çıktı?
04.11.2025 Erdoğan ve Bahçeli'nin sürece bakışındaki farklılıklar neler? Burak Bilgehan Özpek anlatıyor
04.11.2025 Bahçeli'nin "Cumhur İttifakı'nda çatlak yok" sözüne inanmalı mıyız? Kemal Can yorumluyor
04.11.2025 Kürt hareketi çözüme hazır mı?
03.11.2025 Demirtaş Öcalan’a mı meydan okuyor?
02.11.2025 Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?
09.11.2025 Yakmak istediğim fotoğraflar!
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı